Kelâm tarihi boyunca âlimler bilgiyi
tanımlamaya çalışmış ve ortaya koydukları tanımlar muhtelif yönlerden
eleştirilere maruz kalmıştır. Meşşâî tanım teorisinin kelâma girmesiyle de
bilginin hakiki bir tanımını yapmak iyice zorlaşmıştır. Bilgiyi tanımlama
çabalarının karşı karşıya kaldığı sorunların farkında olan Fahreddin Râzî,
apaçık bir kavram olduğundan dolayı bilginin tanımlanamayacağını savunmuştur.
Gelenekte, bilginin tanımının yapılmasını mümkün gören Îcî ve Cürcânî gibi
düşünürlerin etkisiyle apaçıklığından dolayı bilginin tanımlanamazlığı
görüşünün Râzî’ye münhasır olduğu şeklinde bir anlayış oluşmuştur. Halbuki
Teftâzânî, bilginin tanımlanamayacağını savunmasının yanı sıra bu görüşü
muhakkiklerin çoğunluğuna nispet etmiştir. Bu anlamda o, mevcut bilgi
tanımlarını tanım değil tarif olarak nitelemiş ve tanım teorisinin şartları
bağlamında onları eleştirme gereği duymamıştır. Ona göre, bu tarifler,
âlimlerin dilde apaçık bir anlama karşılık olarak vaz’ edilen bilgi lafzına
kendi disiplinlerinde yükledikleri ıstılâhî anlamları açıklayan ibarelerdir.
Îcî ile Teftâzânî’nin yaklaşımlarındaki bu farklılık, bilgi tanımlarını
tartıştıkları Mevâkıf ve Şerhu’l-Makâsıd adlı eserlerinin
girişinde de belirgin bir şekilde etkisini göstermiştir.
Bu çalışmada, bilginin
tanımları hususunda Teftâzânî’nin tevârüs ettiği birikimi nasıl okuyup
yorumladığı ve kendi yaklaşımını bu yorum üzerine inşa ettiği, mukayeseli bir
şekilde incelenecektir.
TÜBİTAK
2214/A Yurt Dışı Doktora Sırası Araştırma Burs Programı
Bu makaleye temel oluşturan doktora tezinin hazırlanmasındaki katkılarından ötürü TÜBİTAK ve İSAM’a teşekkür ediyorum.
During the history of
kalām, scholars attempted to define knowledge. However, their definitions were
criticized in different aspects. As the definition theory proposed by the
Peripatetics was incorporated into kalām, asserting a complete definition of
knowledge turned to be a more difficult task. Discerning the problems one faced
in defining knowledge, Fakhr al-Dīn al-Rāzī argued its indefinability by
asserting that it’s self-evident. As a result of the influence exerted by ʿAḍud
al-Dīn al-Ījī and Sayyid Sharīf al-Jurjānī who considered knowledge to be
definable, it has been assumed in the literature that the indefinability of
knowledge because of its being obivous is exclusive to al-Rāzī. However, along
with expressing that knowledge is indefinable, Saʿd al-Dīn al-Taftāzānī claimed
that this view was adopted by the majority of the verifiers (muḥaqqiqūn).
In this respect, he presents the available definitions of knowledge as
description (taʿrīf), instead of definition (ḥadd), and did not
need to criticize them on the basis of the conditions of theory of definition.
According to him, these descriptions are expressions for terminological (ıṣtılāhī)
meanings scholars ascribed to knowledge in their disciplines, that had been
assigned as corresponding to its explicit meaning in language. The difference
between al-Ījī`s and al-Taftāzānī`s approaches in this matter manifested itself
in the first chapters of their al-Mawāqif and Sharḥ al-Maqāṣid,
respectively.
This study examines
comparatively how al-Taftāzānī received and commented on the previous
literature he had inherited regarding the definitions of knowledge. It also
deals with how he constructed his view on the basis of this comment.
al-Taftāzānī The Definition of Knowledge The Obviousness of Knowledge The Term (Iṣtılāhī) Meanings of Knowledge
2214/A Yurt Dışı Doktora Sırası Araştırma Burs Programı
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Article |
Authors | |
Project Number | 2214/A Yurt Dışı Doktora Sırası Araştırma Burs Programı |
Publication Date | December 15, 2019 |
Acceptance Date | December 10, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 42 |
Harran İlahiyat Dergisi-Harran Ilahiyat Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.